Yazar

Melisa Türkyılmaz

Browsing

Girişimcilik tarihine adını altın harflerle yazan, birçok insanın almaya korktuğu riskleri alıp büyük başarılara imza atan insanların hayatları, büyük hayalleri olan girişimciler için ilham kaynağı olabilir. “ Muhteşem bir fikrim var” diyorsanız, girişimcilik yolunda emin adımlarla yürüyebilmeniz için ihtiyaç duyduğunuz motivasyonu beyaz perdede bulabilirsiniz. Facebook, Apple ve McDonald’s gibi önemli markaların kuruluş hikayelerini sizin için derledik.

Social Network (Sosyal Ağ)

Girişimcilik denildiğinde akla ilk gelen filmlerden biri olan Social Network, tüm dünyayı etkisi altına alan sosyal medya platformu Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ in hayatına odaklanıyor. Facebook’un temellerinin nasıl atıldığını merak ediyorsanız hiç kaçırmayın deriz.

Steve Jobs

Teknoloji devi Apple’ın kurucusu olan Steve Jobs’un hayatının anlatıldığı bu filmde, Apple’ın ve Macintosh’un gelişimden kişisel anılarına kadar Steve Jobs’un  hayatındaki dönüm noktalarını anlatıyor.

The Founder

Dünyanın her yerinde şubesi olan ünlü restoran zinciri McDonalds’ın kuruluş hikayesini merak ediyorsanız, The Founder’ı izleyerek bu merakınızı giderebilirsiniz. Yeme – içme sektöründe yeni bir akım başlatan McDonalds’ın zaman içinde nasıl dünyanın en büyük fast food zincirinin sahibi haline geldiğine çok şaşıracaksınız. Ray Kroc’un bu yoldaki kararlılığı fazlasıyla hayranlık uyandırıcı.

Joy

Yol ne kadar zorlu olursa olsun pes etmemenin günün sonunda size neler kazandırdığını anlatan harika bir film ile devam edelim. Joy,  henüz küçüklüğünden itibaren hayal gücü çok gelişmiş olan, yeni icatlar üretme peşinde bir kızdır. Yaşadığı zorluklara, hayatında hiçbir şeyin yolunda gitmemesine rağmen Joy, yarım bıraktığı hayallerinin bir noktasından tutmak için kolları sıvar.

Pursuit of Happyness (Umudunu kaybetme)

Çok inandığı bir ürün satmadığı için evini, karısını ve parasını kaybeden bir adamın hayatta kalma mücadelesinin anlatıldığı film, iş dünyasının acımasız rekabetini gözler önüne seriyor.  Her şey ters gidebilir, hayallerinize kimse inanmayabilir, ama kendinize olan inancınızın size neler kazandıracağını tahmin bile edemezsiniz.

The Aviator (Göklerin Hakimi)

Bazı insanlar sadece hayal kurar bazılarıysa o hayalleri gerçekleştirir. Havacı ve aynı zamanda bir yönetici olan Howard Hughes’in kariyer yolculuğunu anlatan biyografik bir film. Onu bu kadar muhteşem yapan ve rakiplerinden bir adım öteye taşıyan şey mükemmeliyetçiliğidir. Rakip şirketlerden karşılaştığı bütün zorluklara kadar yol boyunca başarma azmine tanık olacaksınız.

Startup.com

İnternet girişimi üzerine fikirleri olanların mutlaka izlemesi gereken bir belgesel var sırada. İki hevesli girişimcinin sıfırdan kurdukları GovWorks.com adlı şirketin kuruluşunu anlatıyor. İş ortakları arasında çıkan çatışmalardan yatırım bulma sürecinde çekilen sancılara kadar birçok girişimcinin çıkarması gereken derslerle dolu.

İkna kavramı, aralarında tarihin en büyük düşünürlerinden olan Aristo’nun da bulunduğu birçok bilim insanının ve filozofun üzerine kitaplar yazdığı bir konu olmuştur. Bu kadar üzerinde düşünülmesinin sebebi ise bu kavramın biz insanların elinde güçlü bir araç haline gelmesi. Hayatımızın her alanında bu beceriye ihtiyaç duyuyoruz. İş yerinde nasıl göründüğünü soran arkadaşınıza çok şık göründüğünü söylerken, küçük çocuğunuzun sağlıklı yemek yemesi için çabalarken ya da çok iyi olduğunu düşündüğünüz bir fikri müşterilerinize kabul ettirmeye çalışırken ikna yeteneğiniz sizin için en güçlü araç haline geliyor.

Sanayileşmenin hız kazanmasıyla beraber ortaya çıkan ürün çeşitliliği her tür pazarda rekabeti de artırmış oldu. Kurumlar ve markalar müşterilerini, kendilerini seçmeleri konusunda ikna etmek zorunda kalmaya başladılar. Bu da sektörlerde ikna yeteneği yüksek olan çalışan ihtiyacını doğurdu. Özellikle yeni dönemde teknolojinin her dakika gelişmesi, ürün çeşitliliğinin artık sayamayacağımız derecede çok olması hepimizi ikna becerimizi geliştirmeye itti. Artık sadece iyi ürün çıkarıyor olmamız ya da iyi bir hizmet veriyor olmamız yetmiyor. Hedef kitlemizi bizi seçmesi için ikna etmemiz gerekiyor. Bu noktada ikna kabiliyetimiz ne kadar gelişmişse o kadar kârlı duruma geliyoruz.

Hangi bireylere ya da gruba nasıl hitap edeceksiniz?

İkna edeceğiniz bireyleri veya kitleyi en iyi şekilde analiz edip onlara göre bir hitap şekli belirlemelisiniz. Kitlenizin bütün özelliklerini öğrenmeli ve stratejinizi buna göre planlamalısınız. Hitap edeceğiniz kitlenin ya da bireyin hangi cümlelerden etkileneceğini, hangi değerlerine dokunursanız sizle yakın bir iletişime geçeceğini önceden bilir ve buna göre hareket ederseniz ikna etmeniz oldukça kolaylaşır. Bunun için bolca insan ve kültür tanımalı ve onların bütün karakterlerini analiz etmelisiniz.

Göz teması kurmaya özen gösterin

İkna edilecek bireylerle ya da kitleyle yüz yüze iletişim kurmak çok önemlidir. Sizin kendinizden emin, özgüvenli bakışlarınız karşı tarafta da güven uyandırır ve ikna olmayı kolaylaştırır. Öncelikle kendi özgüveninizi artırmalısınız. Bunun için empati yapmayı öğrenin, bolca egzersiz yapın, gülümsemekten hiç vazgeçmeyin ve her zaman dik durun.

Beden dilinizi kullanmayı öğrenin

Farkında olmasanız bile her hareketiniz karşı tarafın bilinçaltına bir mesaj olarak gider. Bu sebeple etkili beden dili ikna etmenin temel yapı taşlarından biridir. Bununla ilgili kurslara gidebilir ya da kitaplardan yardım alabilirsiniz. Kelimelerinizde ki özgüven jest ve mimiklerinizle desteklendiğinde karşı taraf ikna olmaya çoktan hazır olacaktır.

Anlaşılır cümleler kullanın

Cümleleriniz etkili olsun ancak karmaşık olmasın. Ne demek istediğiniz rahatça anlaşılsın. Etkili konuşma demek karışık ve anlaması güç cümleler kurmak, anlaması zor kelimeler kullanmak demek değildir. Edebiyat yönünüz oldukça güçlü olmalı. Hemen her konudan kitap okumalı, kelime dağarcığınızı ve betimleme yeteneğinizi geliştirmelisiniz.

 Sabırlı olmayı öğrenin

Sabırlı olmak ikna etmenin temelini oluşturur. İkna etmek bir süreçtir. Sabırla, düzgün diksiyonunuzla ve özgüveninizle konuşmalısınız. Anlatmak istediğiniz konuyu sakince anlatmalı ve karşı tarafa anlaması için zaman tanımalısınız.

 

 

Son dönemde teknolojileri oldukça gelişen, farklı kullanım alanları ve sundukları teknolojilerle günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan giyilebilir akıllı teknolojiler, tüketici elektroniği pazarını şekillendirmeye devam ediyor. Yeni kuşağın dijital oyuncakları olarak da ifade edilen bu teknolojiler, aksesuar ya da kıyafetin bir parçası olarak giyilebilen tüm teknolojik ürünlerin tamamını kapsıyor. Ürün çeşitliliği açısından zengin olan bu cihazlarda hareket takip ekipmanları ve akıllı saatler ise en çok öne çıkanlar arasında. Fitness bileklikleri, akıllı saatler, kablosuz kulaklıklar, sağlık parametrelerini ölçen ürünler, artırılmış gerçeklik gözlükleri en sık tercih edilenler… İşte geleceği şekillendirecek giyilebilir teknolojilerden birkaç tanesi.

Apple Watch 6 serisi geliyor

Giyilebilir akıllı teknolojik ürünlerde akıllı saatlerin pazar payının büyük bir bölümünü alacağı öngörülüyor. Dolayısıyla büyük firmalar ve markaların da bu yöndeki çalışmaları büyük bir titizlikle devam ediyor. Watch OS işletim sistemine sahip Apple’ın akıllı saatleri ilk defa 9 Eylül 2014 tarihinde Apple’ın CEO’su Tim Cook tarafından tanıtılmıştı. 2015 yılında satışa sunulan ürün günümüzde dördüncü serisi ile tüketici karşısında. 2021 yılında ise Apple Inc. şirketinin pazarı domine etmek açısından Apple Watch 6 serisini piyasaya süreceği düşünülüyor. Uzman yorumları ve tüketici istekleri göz önüne alındığında Apple Watch 6 serisinin bir hayli donanımlı olması bekleniyor. Daha ince bir form ile tüketicinin beğenisine sunulması beklenen ürün, önceki ürünlere nazaran daha uzun pil ömrüne ve kablosuz şarj özelliğine sahip olacak. Ayrıca müzik ve film depolama alanlarının artırılması da diğer beklentiler arasında yer alıyor.

Kablosuz kulaklıklar yine trend olacak

Son dönemlerde kulaklık pazarında tüketicilerin bluetooth tabanlı kablosuz kulaklıkları tercih ettiğine şahit oluyoruz. 2021 yılında kablosuz kulaklıklar yine trend olacak. Başta Marshall, Beats ve JBL olmak üzere büyük ses teknolojileri markaları kulaklık piyasasını canlandıracak. Yeni kulaklık modellerindeki en kritik nokta ise pil ömrü. Önceki serilere göre daha uzun pil ömrüne sahip, daha hafif ve yük olmayan, daha yüksek ses ile müzik dinleme imkânı sunan kulaklıkların tüketiciler tarafından bu yıl da tercih edileceği öngörüler arasında yer alıyor.

Saat ile temassız ödeme

Garmin Fenix 5 ve Garmin Fenix+’dan sonra Garmin firmasının bu yıl Fenix serisinin 6’ıncı ürününü piyasaya süreceği düşünülüyor. Garmin Fenix 6 serisinin akıllı bildirimler, harita ve konum sistemleri, temassız ödemeler ve müzik depolama özelliklerinin yanı sıra kişi sağlığı için veriler depolaması da bekleniyor. Gelişen finansal teknolojiler, IoT sistemleri ve akıllı ürünler teknolojileri göz önüne alındığında tüketicilere sunulan tüm bu özellikler önümüzdeki yıllarda daha fazla önem arz edecek.

Arttırılmış gerçeklik güneş gözlüklerinde

Attırılmış gerçeklik ile güneş gözlüklerini birleştirmeyi amaçlayan Bose çerçeveleri 2019 yılının en iddialı ürünlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. İlk etapta görüntüden daha çok ses üzerine odaklanan ve ilerleyen yıllarda görüntü teknolojilerini iyileştirmeyi amaçlayan bu çerçeveler güneş gözlüklerine yerleştirilecek. Gündelik kullanım ile arttırılmış gerçeklik deneyimi bu sayede bir araya gelecek.

 

 

Farklı alanlarda, yeni ve inovatif fikirler ışığında, yepyeni ve büyük hayallerle kurulan ve kısa sürede büyüyerek kendi bulunduğu sektörde değişiklik yaratacağını iddia eden birçok girişim, daha yolun başında yaptıkları yanlış hareketlerle havlu atabiliyorlar. Son yıllarda hızla çoğalan ve hemen hemen her alanda karşımıza çıkan bu girişimler, daha ilk aşamada karşılaştıkları olanca sorun ve bunlara karşı nasıl davranacaklarını bilememenin verdiği deneyimsizlikleri sebebiyle yıkılabiliyorlar. Yeni bir girişimin yaptığı ve sonuçları zaman zaman çok kötü olabilen kusurlu hareketlerden bazılarını sizler için derledik.

İş fikriniz gerçekten gerekli ve uygun mu?

Girişimcilerin en sık yaptıkları hataların başında adım attıkları ve fark yaratacaklarını düşündükleri alanda, sahip oldukları ve geliştirdikleri iş fikrine gerçekten ihtiyaç olup olmadığını sorgulamamaları geliyor. Birçok girişimci, hayalleri ile çıktıkları bu yolda adım attıkları sektörün durumunu, rakiplerini, potansiyeli, tüketici davranışlarını vb. birçok alanı düşünmüyor, araştırmıyor ve sorgulamıyor. Bu yüzden de işe başladıktan bir süre sonra kendilerini büyük ve dalgalı bir denizin ortasında, küçücük bir sandalda buluyorlar.

Profesyonellerden destek almamak

İş fikriniz iyi, hayalleriniz gerçekçi, planlamanız doğru ve yatırımlarınız sağlam olabilir ancak her ne iş yapıyorsanız yapın, bununla ilgili profesyonellerden destekler almalısınız. Bir girişimin ilk aşamasında da farklı konularda uzman kişilere danışarak onların size yol göstermesini istemeli, dinlemeli ve kendi yolculuğunuzu buna göre şekillendirmelisiniz. Aksi taktirde daha yeni büyümeye başlayan fidanınızla ilgili nasıl bir büyüme yolu çizeceğinizi kestiremeyebilirsiniz.

Ekibi doğru kuramamak

Birçok girişim, insan kaynaklarını doğru yönetemedikleri için kısa bir süre içerisinde ya çok hızlı büyür ya da yavaş kalır. Bu da kısa bir süre sonra girişimin hayal edilen noktadan çok uzakta olmasını sağlayabilir. Girişiminizi oluştururken dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri de ekiplerinizi doğru kişilerden kurmanız ve optimum bir hızda istihdam yaratmanızdır. Daha ilk adımda gereğinden fazla insanı işe alırsanız bir süre sonra büyük bir verimsizlikle karşı karşıya kalabilirsiniz.

Sadece ürüne odaklanmak

Birçok girişimci kurduğu yeni sistemde çoğu zaman sadece ürün ya da hizmetine odaklanır ve çoğu zaman bunu destekleyecek ve gelişimini sağlayacak diğer alanları çok görmez. Ürün ve hizmet önemlidir ancak bu işin finansı, pazarlaması, satış stratejileri, insan kaynağı, dağıtımı, depolaması vb. birçok alandaki kurgunun da çok iyi yapılması gerekmektedir. Özellikle birçok startup, her şeyi düşünür ancak satış ve pazarlama stratejisini çok iyi kurmaz. Bu sebeple de işi daha başından batırabilir.

 

 

İş hayatının en önemli parçalarından biri olan ve gün içerisinde işe ayrılan vaktin büyük bölümünü alan toplantılar,  doğru planlama yapılamaması ve zaman yönetimi konusundaki eksiklikler nedeniyle çoğu zaman oldukça verimsiz geçebiliyor. Çalışanların verimliliği, ofis ortamının düzenli işlemesi, şirketin başarısı ve günlük iş akışının doğru yönetilmesi için büyük önem taşıyan toplantılarınızdan birkaç maddede çok daha iyi sonuçlar elde edebilecek konuma getirebilirsiniz. Toplantılarınızı daha verimli hale getirmenin 5 yolunu bu yazımızda bulacaksınız.

İyi bir planlama her şeydir

İş hayatının genelinde, her ne iş yapıyorsanız yapın başarının sırrı iyi bir planlamadan geçer. Bu durum, günün büyük kısmını kaplayan toplantılar için de geçerlidir. Toplantınızın gününü, saatini, içeriği, akışını ve kimlerin katılacağı çok iyi planlayıp her bir katılımcıya önceden haber vermelisiniz. Bu sayede toplantıya katılanlar hem önceden hazırlanma şansı elde edecekler hem de kendi iş akışlarını bölmek zorunda kalmayacaklardır.

Gündemi ve akışı çok net şekilde oluşturun

Genelde iş toplantılarında konu konuyu açar ve bütün şirket tek bir amaca doğru hizmet ettiğinden toplantı gündemi bir anda başka bir alana doğru kayabilir. Bunu önlemek için toplantıda gündeme gelecekleri önceden çok iyi bir şekilde netleştirin. Toplantı akışını oluşturun ve herkesle önceden paylaşın. Hatta yapabiliyorsanız her bir madde için zaman sınırlaması da koyun.

Zamanında başlayın ve zamanında bitirin

Genelde ülkemizde çok sık görülmeyen bir şeydir, her şey ya geç başlar ya da geç biter. Bunun önüne geçmek ve toplantılarınızdaki verimliliği artırmak için toplantı saatlerinize katı şekilde uyun. Toplantı katılımcılarının ve sizin günlük iş akışının dışını çıkılmasına izin vermeyin.

Herkese söz ve zaman verin

Eğer bir arkadaşınızı toplantıya çağırıyorsanız, toplantı gündemi ile ilgili onun da söyleyecek ya da katkıda bulunacak bir şeyi olduğunu düşünüyorsunuzdur. Eğer gerçekten böyleyse toplantıya katılan herkese söz vermeli ve kendi alanı, konusu hakkında bir şeyler söylemesi için zaman tanımalısınız.

Değerlendirme ve rapor atmayı unutmayın

Toplantıda her ne konuşuyorsanız konuşun, mutlaka sonrasında bir rapor ya da değerlendirme çıkartarak bunu herkesle paylaşın. Toplantı sırasında gündeme gelen konular ve bunlarla ilgili alınan kararlar uzun vadede tekrar konuşulacağından her şeyin yazılı olarak herkese ulaştığından emin olun. Bunu yapmanızdaki ikinci bir amaç ise toplantı içeriği ile ilgili olarak herkese görevlendirmeler yapmaktır. Atacağınız bilgilendirme ve toplantı notu sayesinde bir sonraki aşamaya kadar kim, ne yapması gerektiğini görecek ve buna göre çalışmalarını yapacaktır.