Yazar

Timur Can

Browsing

Otonom araçlar, sizi gideceğiniz yere götürüp, getirmesi açısından rahat olabilir ancak otonom araçların en önemli yönü herkesten daha güvenli bir şekilde araba kullanan sürücüler olmalarıdır. Sonuç olarak trafik kazalarının çoğunluğu insan hatasından kaynaklanıyor. İşte otonom araçların geleceği şekillendirdiği birçok konudan sadece biri de kazaların önlenmesidir. Peki otonom araçların geleceği nasıl şekillendireceğini biliyor musunuz?

1920’li yıllara dayanıyor

Otonom araçların tarihleri 1920-1930’lu yıllara dayanıyor. İlk otonom araçlar 19325 yılında Francis Houdina’in radyo kontrollü aracını sürmesiyle ortaya çıkıyor. Otonom araçları doğru anlayabilmek adına öncellikle ‘otonomi’ tanımını anlamak gerekiyor. Otonomi, Yunanca ‘auto’ ve ‘nomos’ kelimelerininin bir araya gelmesiyle olur. Bu kelimelerin birleşmesiyle de kendi kendini yönetebilirlik kendinin farkında olmak anlamları taşır.

Karar verme yetisi mevcut

Otonom araçların en önemli noktası aracın nereden ve nasıl bir durumda olduğunun farkında olabilmesi ve kendi kendi konumu bilmesidir. Aracın bu konumu, sensörlerden gelen verilerle Kalman filtreleri adı verilen bir teknik kullanılarak ölçülür. Burada doğru konum kestirimi ve haritalama yapabilmek büyük öenm taşır.

Yapay zekâ önem kazanıyor

Geleceğin sürüşleri otonom araçlarla biçimlenmesi otonom teknolojilere büyük katkı sağlıyor. Bu teknolojilere radar, GPS, ultrasonik sensörler, şarj teknolojileri ve yapay zekâ da giriyor. Yapay zekâ ve veri işleme sayesinde otonom araçlar aynı insan gibi bazı refleks kazanımlarına sahip oluyor. Böylelikle trafik kazaları gibi hayati tehlike barındıran tehlikeli durumlar ortadan kalmış oluyor. Aynı zamanda otonom araçların kapsamı sayesinde rahatlıktan da söz edilebilir.

Büyük ilgi görüyor

Otonom araçlara yönelik şirketlerin büyük ilgi duyduğu ve bu eksende yatırımlar yaptığı biliniyor. Otonom araçların ulaşım, savunma sanayi, uzak teknolojileri ve lojistik gibi birçok alanda gelecek yıllarda ihtiyaçlara yönelik somut çözümler getireceği düşünülüyor.

 

Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için pH değeri büyük önem taşır. Her canlıda olduğu gibi insanlar için de belirli bir pH değeri vardır ve bu 7,4 alkali seviyesidir. Asidik besinler ise bu dengeyi bozar. Gün içinde tüketilen birçok besin asidik değeri fazla olduğundan vücudun pH dengesini bozar. Bu dengenin bozulmasıyla birlikte vücudun yağ oranın artmasıyla, halsizlik ve bağışıklık sisteminde problemler yaşanır. Alkali beslenmenin temeli bu dengeyi korumaktır. Peki alkali beslenmenin vücudumuza ne gibi yararlar sağladığını biliyor musunuz?

Bağışıklık sistemimizi güçlendirir

Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek hem bağışıklık sistemimiz açısından hem de vücudumuzun pH dengesi açısından önemlidir. Alkali beslenme düzeninde meyve ve sebzelerin besin değerleri pişirildiğinde azaldığından, olabildiğince çiğ tüketmek gerekmektedir. Vücudun pH dengesini korur ve biriken toksinlerin vücuttan atılmasını sağlayarak bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Aynı zamanda fazla asidin vücuda girmesini engelleyerek bel, kalça ve göbek gibi bölgelerde yağ oluşumunu engeller.

Sağlıklı kilo vermeye yardımcı olur

Günümüzde tüketimi hızla artan paketli gıdalar, vücuttaki pH değerini etkileyen önemli noktalardan biridir. Bu sebeple işlenmiş gıda ve hamur işlerinden mümkün oldukça uzak durulmalıdır. Olabildiğince ev yemekleri tercih edilmeli ve tüketilen gıdalar çok kez çiğnenerek mideye o şekilde iletilmelidir. Aynı zamanda alkali beslenme şeklini uygularken, yemeklerde sofra tuzu kullanımı yerine, himalaya veya deniz tuzu kullanımı önerilir. Bu sayede vücut ödem tutmayarak kilo vermeye yardımcı olur.

Kalp ve damar sağlığını korur

Son zamanlarda artan damar yolu rahatsızlığının sebeplerinin başında işlenmiş yağ tüketimi vardır. İşlenmiş yağ yerine avokado yağ, zeytinyağı gibi vücuda sağlıklı gelen yağ tüketimi tercih edilmelidir. Alkali beslenme ile kalp krizi gibi ölümcül hastalıkları en aza indirmek mümkündür.

Cilt sağlığını destekleyerek akne oluşumunu engeller

Alkali beslenmenin vücuda olan bir diğer yararı ise cilt sağlığına olan olumlu etkisidir. Gün içinde tüketilen suyun özelliği de bedenin alkali şekle gelmesine yardımcı olur. Alkali su tüketimi alışkanlığının oluşmasıyla birlikte vücutta biriken toksinler yok olarak, vücudun pH dengesi sağlanır. Böylelikle cilt sağlığı desteklenerek, akne oluşumu en aza indirilir.

Güne enerjik başlarsınız

Alkali beslenen kişiler vücutlarında asit değerinin azalmasıyla birlikte güne daha enerjik başlar. Asidik beslenme tarzından alkali beslenme tarzına geçmek enerji düşüklüğü, halsizlik isteksizlik gibi içsel durumların önüne geçerek enerjinin düşmesine engel olur.

 

 

 

 

 

Teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşüm iş ve sosyal yaşamın kurallarını değiştirdi ve hatta bu alanlarda yeni kuralların ve ritüellerin ortaya çıkmasını sağladı. Özellikle iş sektörleri dijitalleşme ile birlikte gerek altyapı gerek insan kaynağı açısından yatırım yapmaya başladı. Dolayısıyla bu yeni dünyaya adapte olan ve dijital yeteneklerini geliştiren kişiler bir adım öne çıkmayı başarıyor. Yeni dünyanın aranan insanı olmak için dijital yeteneklerinizi keşfettiniz mi? İşte dijital yeteneklerinizi keşfetmenin yolları…

 Dijital dünyanın bir parçası olun

Dijital dönüşümde yeteneklerinizi keşfetmenin ilk adımı dijital dönüşümün bir parçası olmaktan geçiyor. Dolayısıyla dijital dünyadaki değişimleri ve trendleri yakından takip etmeniz, yeniliklerden ve gelişimlerden haberdar olmanız gerekiyor.

Geleneksel yeteneklerinizi dijitale taşıyın

İnsanlar doğuştan birtakım yeteneklere sahiptir. Bazı yeteneklerini ise hayatı boyunca öğrenerek kazanır. Sosyal yaşamınızdaki geleneksel yeteneklerinizi sergileyebileceğiniz dijital platformları araştırmalı ve bu platformlarda yeteneklerinizi geliştirmelisiniz.

Araştırma yapın

Mevcut birçok dijital platform bulunuyor ve bu platformlara her geçen gün yenileri ekleniyor. Bu kadar çok seçenek arasından sosyal yeteneklerinize uygun platformları kullanmanızda fayda var.

Eğitimler alın

Dijitalleşme sürecinin en büyük avantajlarında biri de zaman, maliyet ve mekân tasarrufu sağlayan online eğitimlerdir. Kendinizi geliştirmek istediğiniz alanlarda uzmanların yardımıyla yeteneklerini keşfedebilirsiniz.

Hedef koyun

Kendinize dijital dünyadaki varlığınız ve kariyerlerinizle ilgili hedef koymalı ve bu hedefe giden yolda profesyonel bir şekilde ve emin adımlarla ilerlemelisiniz. Hedefleriniz sizin motivasyonunuzu ve bilincinizi arttıracaktır. Bu sayede dijital dünyadaki birçok yeteneğinizi keşfetme ve mevcut yeteneklerinizi geliştirme fırsatı yakalayacaksınız.

Kendinize sorular sorun

Sizi, sizden daha iyi kimse tanıyamaz. Dolayısıyla kendinize yeteneklerinizin ortaya çıkmasına yardımcı olacak sorular sormalı ve bu soruların cevaplarını akıl sınırları çerçevesinde yanıtlamalısınız.

Dışa dönük olmanın anlamıyla başlayalım. Dışa dönük insan kendini ifade etmekten çekinmeyen, düşüncelerini ve fikirlerini gerektiği yerde ifade eden, duygularını gerektiği yerde düzenleyip dile getirebilen ve yapmak istediklerini hayatının her noktasına dayandıran kişidir. Peki dışa dönük bir insan olarak adlandırılmak için yapmanız gerekenler neler?

Kendinizi ifade etmekten korkmayın

Dışa dönük olmak bir amacı gerçekleştirmek üzere düşüncelerini, fikirlerini, duygularını ve hareketlerini düzenleyen kişidir. Bir amaca ulaşmak insanın duygu düşünce, fikir ve davranışlarını düzenler. Düzenli zihin yapısı da kendini ifade etme endişesinden insanı kurtarır. Kimi insan kendini savunması gerektiği durumlarda bile düşüncelerini ifade etmekten çekinir. Bunu önlemek için düzenli bir zihin neyi, nasıl söyleyeceğini belirli bir sıraya koyarak kırmadan veya incitmeden kendini ifade etmenin tek yoludur diyebiliriz.

Zihninizi sakinleştirin

İç dünyasında duygularını ve düşüncelerini dizginleyen ve düzenleyen insan, kendini dışarıya yansıtmakta çekinmez. Kafasını karıştıran ve yönünü şaşırtan düşünceleri sakinleştirip bir sıraya sokar ve amacına uygun şekilde dışarıya yansıtır. Kanada da yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir insanın zihninden günde yaklaşık 6 bin düşünce geçiyor. Bu düşünceleri ehlileştirmek, bir sıraya sokmak için kendinize bir hayat felsefesi edinmeniz gerekiyor. Bu hayat felsefesini aynı zamanda kendiniz için bir amaç haline getirmelisiniz. Bir amacınız olmaz ise düşüncelerinizi düzenlemek ve sıraya sokmak mümkün olmayacaktır. Kafanızın içini dağınık bir ofise benzetelim. Amacımız dağınık şekilde duran dosyaları belirli kategorilere göre düzenlemek, ofisteki her dosyayı ve eşyayı düzenli, sıralı bir şekilde toparlamak olacaktır. Daha sonra amacınıza uygun dosyaları kategorilerine göre düzenlediğiniz yerden bulup kullanacaksınız. Eğer dağınık olan ofiste aradığımız dosyayı bulmaya kalkarsak ofisi daha da dağıttığımızı fark edeceğiz. Düşüncelerimizde böyledir. Belirli bir düzen içerisinde hareket etmezsek ani kararlarla ve ani konuşmalarla kendimizi yanlış ifade edebiliriz. Unutmayalım en doğru kararlar sakin olduğunuzda verilen kararlardır.

Dışa dönüklüğün anlamına göre hareket edin

Her aklına geleni söylemek, karşısındaki insanların duygularını veya düşüncelerini önemsemeksizin davranış sergilemek dışadönük insan davranışı olarak adlandırılamaz. Bu davranışlar patavatsızlık ve saygısızlık olarak adlandırılmaktadır. Unutulmaması gereken tek nokta, dışa dönüklük her ağzına geleni söyleyerek kendini ifade etmek değil, karşımızdaki insanları da düşünüp, düşünme ve ifade biçiminizi ona göre geliştirmenizdir.

Empati yeteneğinizi geliştirmeye çalışın

Empati yeteneği hem kendinizi hem de başkalarını anlamanın en etkili yoludur. Bunun için en önemlisi ilk olarak kendinizi anlamaktır. Kendi benliğinde neyi isteyip, neyi istemediğini bilmeyen kişi başkalarının da neyi isteyip, neyi istemediğini anlayamaz. İlk olarak kendinizi sorgulamak dışa dönük olmanın en iyi yollarından biridir. Empati yeteneğinizi geliştirdiğinizde düşüncelerinizi, fikirlerinizi veya duygularınızı içinize atıp, içinize konuşma durumundan kurtulup hem kendinizi anlama seviyesine erişeceksiniz hem de başkalarının sizi daha iyi anlamasını sağlamış olacaksınız. Kısacası empati yapma yeteneği de dışa dönük bir insan olma yolunda gerekli bir beceridir.

Öneri veya başa bir ismiyle tavsiye sistemleri web sitelerdeki davranışları analiz edip bir sonrakini tahmin etme üzerine kurulu bir yazılım sistemidir. Müşteri davranışlarını tahmin ederek bireyin web sitede daha uzun süre kalması ve kendine uygun daha çok seçenek görmesine yardım eder. Özellikle e-ticarete yeni başlayanlar için oldukça önem taşıyan öneri sistemleriyle müşterinin kalıcı olması sağlanmaya çalışılır.

Yapılan analiz sayesinde daha net bir yol haritası belirlenir

Web sitesine giriş yapan kişilerin en çok hangi ürünü inceledikleri, kaç kişinin ürünü incelediği, günde toplam kaç ziyaretçinin giriş yaptığı gibi konularda net veriler elde ederek marka konumlandırması yapılır.

Kişiye özel ürün önerisi sayesinde gelir artar

Öneri sistemleri sayesinde ziyaretçinin ilgi alanlarına veya baktığı ürünün tamamlayıcı ürünlerine göre öneriler sunulur. Bu şekilde satış artışı sağlanır ve marka kâr etmeye başlar.

Hata yapma payı en aza indirgenir

Öneri sistemleri oldukça detaylı bir şekilde hazırlanır. Her kullanıcıya özel bir sistem geliştirilir. Bu şekilde müşterinin web sitesinde kalma süresi ve satış oranı artırılır. Müşteri memnuniyeti de artacağından bir ziyaretçinin tekrar size gelmesi de büyük olasılık taşımaktadır.

Birçok türü olması sebebiyle süze en uygununu seçebilirsiniz

Günümüzde aklınıza gelebilecek birçok büyük firmanın %35 civarında geliri öneri sistemlerinden geldiği bilinmektedir. Öneri sistemleri içeriğinize, kullanıcınıza, iş birliklerinize ya da popülerliğe göre düzenlenebilmektedir. Bu şekilde size en uygununu seçip gelirinizi yüksek oranda artırabilirsiniz.

 

 

 

Evden çalışmanın rahatlığı diye bir gerçek var. Artık birçok kurum, kuruluş evden çalışmayı desteklemekte ve uygulamaktadır. Hem keyifli hem de zorlukları olan evden çalışma, planlı ve programlı olmak, tam anlamıyla odaklanmak ve güçlü bir motivasyona sahip olmanız anlamına gelmektedir. Peki evden çalışırken işe nasıl hazırlanmalısınız, buyurun göz atalım.

Uyku düzeni

Evden çalışmanın birçok rahatlığı olduğu gibi dikkat edilmesi gerekilen hususlar vardır, bunlardan biri de uyku düzeni. Yol derdinizin olmadığı gerçeği sizi geç saatte uyumaya yöneltebilir fakat uyku oldukça önemli bir ihtiyaçtır iyi bir uyku ile gün boyu dinç ve enerjik olabilirsiniz bu yüzden işe hazırlanma sürecinizde size yardımcı olacak ilk adım iyi bir uyku.

Çalışma alanı

Aynı iş yerinizde olacağı gibi evinizde de kendinize bir çalışma alanı oluşturmanız sizi motive eder, odaklanmanızı kolaylaştırır ve işinizi ciddiye almanıza yardımcı olur. Profesyonel ve verimli bir sonuç alabilmeniz için kendinize ait özel bir alan oluşturmayı unutmayın.

Planlı ve programlı olmak

Sadece evde çalışırken değil işte, ofiste, dışarıda nerde çalışırsanız çalışın planlı ve programlı olmak sizi her daim 1 adım ileri taşıyacaktır. Başarılı olmanın sırrı düzenli ve programlı bir plandan geçer, kendinize ait çalışma masanızda otururken o gün yapmanız gereken, bitmesi gereken işleri gözden geçirmenize ve hatırlamanıza yardımcı olacak bir program olması disiplinli ve verimli bir çalışma sağlayacaktır. Bu planlamanın içine molalarınızı da ekleyebilirsiniz ara vermek zihninizi toparlamanıza yardımcı olacaktır.

Kılık kıyafetinize özen gösterin

Evden çalışmak ister istemez pijamalı ve rahat kıyafetlerle çalışma masanıza oturmanıza sebep olacaktır. Evden çalışırken rahatlığı ve kolaylığıyla her zaman ilk tercihimiz olan pijamalar, verim ve enerjinizi düşürebilir. Pijama modu sizin sürekli bir uyku halinde olmanıza yol açacaktır. Tabi ki sizlerden elbise veya takım elbise giymenizi beklemiyoruz ancak kıyafetin psikolojinizin üzerindeki etkisini düşünürsek özen göstermenizde fayda olacaktır.

Uygun ortamı oluşturmak

Evden çalışmanın zorluklarından biri de dikkatinizi dağıtacak birçok etkenin olmasıdır. Aileniz ile yaşıyorsanız sürekli bir dikkat dağılma söz konusu olacaktır veya yıkanması gereken çamaşırlar, evin temizliği vb. olaylar ve yaşanabilecek aksaklıları çalışmanız bitine kadar görmezden gelmeniz gerekmektedir.

 

 

Gündelik yaşamlarımız o kadar yoğun geçiyor ki bizler bir süre sonra hiçbir şeye yetişememeye, bu yüzden kendimizi suçlamaya ve verimliliğimizi en alt seviyeye indirmeye başlıyoruz. Yapılacaklar listemiz o kadar uzuyor ki günümüzün tamamı 48 saat olsa anca yeter listemizi tamamlamaya gibi düşünüyoruz. Halbuki ufak tefek ipuçlarıyla her şeye yetişmek ve düzene koymak mümkün. Önce zihninizi hazırlayın ve kendinizi her şeyi yapabilecek güçte olduğunuza ikna edin.

1-3-5 kuralı

1 tane çok zor 3 tane orta zorlukta ve 5 tane de kolay işinizi listeleyin ve her gün bu 9 görevi tamamlamaya çalışın. Bu sistem sizin önceliklerinizi belirlemenizde çok yardımcı oluyor. Bu şekilde acil olan işlerinizi yapıyor zamanı olanlarla boşa vakit harcamıyorsunuz.

Evinizi temel almalısınız

Düzenli olmaya evinizden başlamalısınız. Çünkü yaşam alanınızın düzeni sizi zihinsel olarak rahatlatmasına ek olarak sizin özel yaşamınızı da düzene sokmanızda yardımcı olur. Önce fazlalıklardan ve karışıklıktan kurtulmalısınız. Eşyalarınızı ve kıyafetleriniz kategorize etmek, organizer dediğimiz dağınıklık toplayıcılar bu konuda size yardımcı olacaktır.

Gün-hafta-ay planlaması

Her ayın birinde, her haftanın ilk günü ve her güne başladığınız da planlamalarınızı yapmalısınız. Elbette her şeyi planlayamazsınız ve beklemediğiniz, planınızın dışında durumlarla karşılaşabilirsiniz ama elinizde aylık bir plan taslağınız olduğunda ne zaman ne yapacağınızı biliyor olacaksınız. Bu şekilde kendinize de zaman ayırabileceksiniz.

 Telefon ve internet zamanınızı kontrol altına alın

Telefonda veya internette geçirmeniz gereken fazla vakit harcadığınız takdirde çoğu planınızı başka bir zamana kaydırmak ya da iptal etmek zorunda kalabilirsiniz. Bu sebeple gününüzü planlarken telefonunuza ve internete harcayacağınızı zamanı da belirleyin.

Sabırlı olun

Düzenlemek ve buna alışmak zaman alır. Devamlılık düzen konusunun en zorlayıcı kısmıdır ancak temelini oluşturur. Etrafınızı ve hayatınızı düzene sokmaya başladıkça işlerinizin nasıl kolaylaştığını fark edeceksiniz ve bu sizi motive edecek. Sabırla ve istikrarla devam etmelisiniz.

 

 

Kavramsal olarak çok uzun zamandır hayatımızda olan ancak pratikte yeteri kadar uygulamadığımız ya da uygulayamadığımız dijitalleşme şimdiye kadar yaşadığımız en büyük değişim sürecidir. Bu olgu biz insanları var olan sistematik düzenin dışına çıkardığı için çoğu bireyi korkuttu ve bu durumu reddetmelerine sebep oldu. Ancak bir kısım da “değişim durdurulamaz” ilkesiyle bu süreci benimsedi ve uyum sağladı. Yaşanılan küresel salgın sürecinin dijitalleşmeyi şiddetli bir şekilde hızlandırdığına hep birlikte şahit olduk. Giderek hayatımızın her alanını dijitalleştirdiğimiz bu dönemde alışkanlıklarımız da yeni formlar kazanmaya başladı. Buna bir örnek olarak spor alışkanlıklarımızın uğradığı değişimi gösterebiliriz.

Spor artık mobil

Önceden spor salonuna gitmek için ayrıca bir çaba sarf etmek gerekiyordu. Şimdi ise işten eve gelip spor kıyafetlerimizi giydiğimizde her şey hazır oluyor ve tek bir tıklamayla günlük spor aktivitemizi başlatabiliyoruz. Youtube videoları, aplikasyonlar, akıllı telefonumuzda bulunan kendi sağlık bilgilerimizle uyumlu uygulamalar; hepsi işimizi kolaylaştırarak bizi spor yapmamız için motive ediyor. Sporu tabletimizden, televizyonumuzdan, telefonumuzdan, bilgisayarımızdan yapabiliyor olmak spor salonuna gitmeye üşenenleri de harekete geçirdi.

Spor artık ulaşılabilir

Hiç tartışmasız büyük bir toplum kesimi de salon ücretlerinden yakınarak spor yapmıyordu. Ücretsiz izleyebileceğimiz videolar ve telefonumuza indirebileceğimiz uygulamalar sayesinde spora artık daha kolay ulaşabiliyoruz. Sosyal sınıftan bağımsız olarak hepimiz bu uygulamalarla spor yapmaya başladık.

Spor artık bireysel

Özellikle pandemi döneminden önce spor ağırlıklı olarak toplu halde salonlarda yapılıyordu. Hem sporun dijital hale gelmesi hem de pandeminin etkisiyle evlerimizde kendi başımıza spor yapmaya başladık. Artık kendi odalarımızda hocalarla görüntülü konuşarak ya da videoları izleyerek spor yapıyoruz. İnsanlar önceleri salonlarda kalabalık arasında kaybolurken, dijital platformlar bire bir etkileşimi beraberinde getirdi ve bu da bireylerin spor motivasyonunu artıran büyük bir faktör oldu. Öte yandan sportif faaliyet sosyalleşme olanağı da sunan bir faaliyet olmadan çıkıp eve kapandı.

Spor artık istikrarlı

Sporu dijital dünyaya sokmadan önce hepimiz “Ben bu spor salonuna yıllık üye oldum ama bir kere gittim “cümlesine maruz kalmışızdır. İnsanlar ya işlerinden çıktıktan sonra ya da hafta sonları spor yapabiliyordu. İş günü yorgunluğu, kısıtlı boş zaman ve ulaşım sorunları sportif faaliyetlerin istikrarlı ve düzenli bir biçimde sürdürülememesine neden oluyordu. Parası ödenmiş ama devam edilmeyen spor salonu üyelikleri daha büyük motivasyon kaybına yol açıyordu. Şimdi ise insanlar evlerine ulaştıktan sonra tekrar yollara düşmeden tabletlerini, bilgisayarlarını açarak istedikleri saatte spor yapmaya başlayabiliyorlar. Sonuçta birkaç ziyaretten sonra bırakılan fitness salonlarının yerini her gün düzenli olarak egzersiz yapılan kendi salonlarımız, odalarımız alıyor.

 

 

Bir müzik aleti çalmak hemen herkesin çok istediği ancak çoğu zaman buna vakit ayıramama, nota ve müzik bilgisini öğrenememe ve kalabalık önünde çalamama gibi farklı korkular nedeniyle uzak durulan bir hayaldir. Evet, bazı enstrümanlar uzun yıllara dayanan eğitimlere, bir ustanın yanında vakit geçirmeye ve gerçek anlamıyla çalmak için çok büyük bir uğraşıya ihtiyaç duyar. Ancak tersi taraftan çok rahatlıkla çalabileceğiniz ve en azından müzik hayalinizi gerçekleştirebileceğiniz müzik aletleri de vardır. Kısa bir eğitimle, hatta online olarak alacağınız küçük bir destekle hızla bunları çalmaya başlayabilir ve müzik dünyasına adım atabilirsiniz. İşte bu enstrümanlardan birkaçı…

Mızıka

Birçoğumuzun küçük yaşlarında sahip olduğu bir enstrüman olan mızıka, başlangıç için size çok uygun olabilir. Üflemeli bir çalgı olan ve akort yapılmaya da ihtiyaç duymayan mızıka, sadece kulağınızla da çalabileceğiniz, çok derin nota bilgisi istemeyen bir müzik aletidir. Taşıması son derece kolay olduğundan istediğiniz yere götürebilir ve müziğinizi yanınızda taşıyabilirsiniz.

Ukulele

İsme bakınca hemen korkmayın, küçük boyutlu gitarlardan bahsediyoruz. Güney Amerika kökenli olan bu gitarlar, normal gitarlardan farklı olarak sadece 4 tele sahiptir ve bu da çalma konusunda büyük bir avantaj sağlar. Yine normal profesyonel gitarlardan farklı olarak telleri de naylondan üretilmiştir ve parmakları da rahatsız etmez. Üstelik ukulele çalmaya başladıktan bir süre sonra içinizdeki müzik aşkına yenik düşerek gitara da geçiş yapabilirsiniz.

Org

Ülkemizde de oldukça sevilen ve yayın olarak kullanılan org, çalması ve öğrenmesi son derce kolay olan bir diğer enstrümandır. Piyano tabanlı olduğu için çoğu zaman ürkütücü gelse de içerisinde hazır olarak sunulan nota, müzik ve ses kalıpları ile çalmayı oldukça kolaylaştırmaktadır. Elektronik bir cihaz olduğundan akort ihtiyacı duymaz, öğrenmesi için de biraz zaman harcamanız yeterlidir.

Vurmalı çalgılar

İçinizdeki sanatçıyı dışarı çıkarabileceğiniz en iyi müzik aletlerinden biri de vurmalı çalgılardır. Bango, tef, davul, zil gibi farklı bir vurmalı çalgı seçerek sadece içinizden geldiği gibi müzik yapabilirsiniz. Kolay ve basit bir eğitimden geçerek zaman içerisinde vurmalı çalgılar konusunda bir usta olmaya da başlayabilirsiniz.

 

 

Kişisel markanızı yaratmak veya mevcut markanızı büyütmek mi istiyorsunuz? Cevabınız evetse ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız yazımız tam size göre! Gelin 4 adımda kişisel markanızı nasıl yaratabilirsiniz bir bakalım:

Kişisel Marka Nedir, Neden Herkes Kendi “Kişisel Markasını” Geliştirmelidir?

Kişisel markalaşma, adınız veya kariyeriniz etrafında size ait bir iz geliştirir. Bu işaret; becerilerinizi, kişiliğinizi ve değerlerinizi ifade etmek, iletmek için kullanılır. Herkes bir marka olabilir ve bu markanın gücü ile öne çıkarak benzersiz olma gücünü geliştirebilir. Marka olmak ve öne çıkmak, insanları ürün veya hizmetlerinize çeker. Kişisel markanızın, kim olduğunuzu ve ne sunduğunuzu belirtmesi gerekir.

Kişisel bir marka oluşturmak zaman ve çaba gerektirir. Markanız size özeldir ve sizi kariyeriniz boyunca gelişerek takip edebilir. Markanızı doğru şekilde geliştirerek alanınızda lider bir konuma gelebilirsiniz.

  • Herkes Bir Kişisel Marka Yaratabilir

Kişisel markalar, sadece kendi işlerine sahip ünlüler veya girişimciler için değil, herkes içindir. Kendinizi bir marka olarak ele almak bir işe girerken bile rakip özgeçmişler arasından öne çıkmanızı sağlayabilir. Markanız sizden önde gidebilir ve kariyerinizde gizli bir kahraman olabilir. Kendi kişisel markanızı geliştirecek altyapınız olmasa bile, bu hizmeti sunan firmalardan destek alabilirsiniz. Kişisel markanızı geliştirmek, kariyer gelişiminizi ve pazarda nasıl algılandığınızı kontrol etmenin proaktif bir yoludur. Güçlü bir kişisel marka, doğru işleri veya destekleri alma yeteneğinizi geliştirir, bu potansiyel ise sermayeyi çekme gücünüzü artırır.

  • Markanızı Bulmak

Güçlü yönlerinizi ve sizi benzersiz kılan şeyleri belirleyin. Kariyerinizde fark yaratan özellikleri ve güçlü gelişmeleri düşünün. Bulmakta zorlanıyorsanız, herkesin mükemmel olduğunuzu söylediği bir alanı düşünün. Yine de zorlanıyorsanız, çevrenizdekilerin sizi hangi alanda iyi olduğunuza dair dürüst bir şekilde değerlendirmelerini isteyin. Bulduğunuz güçlü yanlarınızın duygusal çekiciliğini belirleyin. İnsanların neden markanızı seçtiğini ve diğerlerinin neden sizi seçmesi gerektiğini düşünün. Sizi güçlü kılan yönlerinizi belirledikten sonra, bunları düzenleyin ve sahiplenin. Alanınızla ilgili her şeyi öğrenin ve o alanda uzman olun. Başarılı olabilmek için öğrenmenin asla bitmeyen bir yol olduğunu hatırlayın.

  • Paylaşım İçin Bir Platform Oluşturma

Dijital kimliğinizi oluşturmak için bir web sitesi oluşturun. Web siteniz; adınız veya adınızın bir varyasyonu şeklinde olmalıdır. Web sitesinin yanında markanızı temsil eden ve kimliğinizi öne çıkarak sosyal medya hesaplarına da ihtiyacınız olacaktır. Bilgilerinizi kısa videolar haline getirerek, sosyal medya aracılığıyla paylaşın. Bu, işinizi bildiğinizi kanıtladığınız ve sizi tanımak isteyenlere yardımcı olduğunuz kısımdır.

Kendinizi, kim olduğunuzu ve insanların sizinle çalışırken nelerden hoşlandığını videolarda vurgulayacak şekilde açıklayın. Uzmanlığınızı belirleyerek, ne yaptığınızı ve insanların kendileri için ne yapmanızı istediklerini açıklayın.

Bilgilerinizi de kendi tarzınızla paylaşın. Herkesin yaptıklarını yapmak ve standartlara uymak zorunda değilsiniz. Sıradan olmanız ve herkesle aynı işi ortaya koymanız markanızın diğerleri arasında öne çıkmasını zorlaştıracaktır. İstediğiniz işleri sunmak ve müşteriyi çekmek için kendi tarzınızı ve benzersizliğinizi kullanın. Pek çok kişiye ulaşmak için düzenli bir şekilde paylaşım yapmanız gerektiğini unutmayın.

  • Öncelikleri Belirleme

Hem kısa hem de uzun vadeli kişisel ve mesleki hedeflerinize dair net bir öngörüye sahip olmanız önemlidir. Bu, zamanınızı değerlendirmek için en önemli öncelikleri belirleyecek ve yeni projeleri takip edebilecek bir şemaya sahip olmanıza yardımcı olacaktır. Değerlerinizi ve önceliklerinizi, harekete geçme ve karar vermede size rehberlik eden bir pusula olarak kullanın. Böylece markanızı tutarlı ve istikrarlı bir çizgide tutabilirsiniz.

Kişisel markanızı yarattıktan sonra bunu büyütmek ve devamlılığını sağlamak sizin elinizdedir. Doğru zamanda doğru adımlar atarak marka bilinirliğinizi artırabilir, kazancınızı da rahatlıkla katlayabilirsiniz.